30 Eylül 2009 Çarşamba

Bilinmezlik

Bundan 5 sene öncesinde bir şampiyonlar ligi deplasmanı olsaydı CSKA, Sergen ara pas atar, İlhan parçalar, Pancu rakip defansın arkasına sarkar gibi öngörüşlerde bulunabilir ve maç hakkında kesin görüşlere sahip olabilirdim. Ancak o kadronun 5 sene ileriki versiyonunda yazıktır ki herşey bir bilinmezlikten ibaret. Henüz kadroyu bile kafamızda şekillendiremezken kimin ne yapacağını kestirmek son derece güç. Ara pası atacak oyuncumuz Tabata, rakibi parçalayacak oyuncumuz Nobre, arkaya sarkacak oyuncumuz Holosko olduğundan düşüncelerimiz biraz bulanık oluyor. Baktığımızda CSKA ile Beşiktaş arasında hiçbir güç farkının olmadığını görüyoruz. Ancak avrupalı mantelitesi ve Türk futbol mantelitesi iddaanın CSKA'ya 1.45 Beşiktaş'a 4.50 oran vermesini sağlıyor. Aslında bu maçla ilgili en iyi öngörüye malzemecilerimiz sahip. Çünkü Beşiktaşlı topçuların bugün sağından kalkıp kalkmadığını bir tek onlar biliyor. Umarım topçularımız bugün gününde olurlar ve performanslarının doruk noktalarına çıkarlar. Moskova soğunda kartalımızın içimizi ısıtması dileğiyle.

19 Eylül 2009 Cumartesi

Arefe

Bir mübarek ramazan ayını daha nihayetlendiriyoruz. Bu ay vasıtasıyla Allah kullarının nefislerini sınarmış. Biz Beşiktaşlılar bu sınavı pekiyi alarak geçtik. Ramazan ayı boyunca oynanan 4 maçta 0 gol. Dile kolay. Ölüm orucu tutsan bu kadar olur. Pençesiz Kartal taraftarın nefsini iyice körertti bu dönemde.

'Beşiktaş mübarek takımdır,her kutsal gecede maçı olur' lafı da Kadir gecesi oynanan Manchester maçıyla tekrar kulaklarıma çalındı. Clube brugge maçı vardı vakti zamanında. Papa gelmişti İstanbul'a. O zamanda maç vardı. (Ne alakaysa)

Önümüz bayram. Yine mübarek bir arefe gecesi ibadetgahımız İnönü'de oynanacak bir kayseri maçı. Geçen sene şampiyonluk şarkılarının yüksek sesle söylenmeye başladığı maçtı kayseri maçı. Ramazanın son gününde ' HURMA' ile açacağız orucumuzu. O mağlum olaydan sonra recem memur ve süleyman hurmayla taraftar ilk kez kucaklaşacak! Tipik bir anadolu takımı maçından bir basamak daha atmosferi yüksek bir karşılaşma.

Ramazanın acısını bayramın ilk günü bir kavanoz şeker yiyen çocukların iştahıyla maça çıkacağını düşünüyorum Kara Kartalların. Öyle istekli öyle arzulu. Ve olmadığı kadar üretken olucaklar gol yollarında. Şeytanın bacağının kırılacağı maç bu maç ve bu maçtan sonra bambaşka bir Beşiktaş izleyeceğiz.

16 Eylül 2009 Çarşamba

Matteo Ferrari & Mehmet Demirkol

Sezon başında İtalya'dan 4 buçuk milyon euroya transfer edildiğinde ortalık birbirine karıştı. Bir stopere o kadar para verilmez safsataları altında Beşiktaş'ı karalama politikası tam gaz devam etti. Bu saldırının bayraktarlığını da Mehmet Demirkol üstlenmişti.


Muritlerinden aldığı gazla her ortamda Matteonun o kadar para etmeyeceğinden, transfer olduğu hiç bir takımın ona bonservis ödemediğine kadar salladıda salladı. Hatta dahada ileri giderek Ferrari'yi Youla'ya sorun buyurdu(Parma-Gençler maçına atıfta bulunaraktan). Futbol uleması yanıldı malesef. Savunmanın Başkenti İtalya'da birçok takımda oynayan Ferrari, Demirkolun pembe hayallerini yıkıverdi tıpkı Rooney'i sahada yıktığı gibi. Ne dersin Demirkol. İstersen Ferrari'yi bir de Rooney'e soralım ?

15 Eylül 2009 Salı

Defans 1 - 0 Hücum

Bugün İnönü'de alınacak 1 puan gruptan çıkma ihtimalini üst seviylere taşıyacaktı.Ama olmadı.Takım olarak kalesini iyi savunan Beşiktaşımız,Ferrari,Sivok,Ernst üçlüsüyle adeta savunma nasıl yapılırın uygulamalı anlatımını yaptı. Mustafa Denizli galatasaray maçına nazaran daha dengeli bir 11 çıkarsa da Ekrem'i ön lberoda kullanarak adeta takımı 10 kişi oynattı.Takımın oksijen tüpü Serdar'ı da Yusufla değiştirerek geceyi iki eksi puanla tamamladı.



Olmuyor...Olmuyor...Olmuyor... Takım topun arkasına geçtiğinde olağanüstü yardımlaşırken,top ayağına düştüğünde adeta birbirlerine düşman oluveriyorlar. Orta sahanın belli bir yerine kadar müthiş paslaşmalarla çıkan takımın sanki bir çizgiyi geçtikten sonra ayakları birbirine çarpıyor.Hücum organizasyonu namına birşey yok. Holosko ve Serdarın bireysel çabaları dışında pozisyon da bulamadık doğru düzgün.Tabata galatasaray maçındaki görüntüsünden uzaktı. 1 puanı sonuna kadar hakeden Beşiktaş,golcülerinin beceriksizliği sayesinde zafer çığlıklarını ikinci maça bıraktı.

Maçın fotoğrafları için :
http://www1.uefa.com/competitions/ucl/photogallery/allgalleries/M=2000423/index.html

14 Eylül 2009 Pazartesi

2 Resim Arasındaki Fark ?





Fotoğraflardan birincisinde üzerinde Siyah Beyaz formayla görülen zanlı sarı kartla cezalandırılırken, Sarı kırmızılı şahıs tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılıyor!

Mustafa DaVinci !

Mustafa Denizli sezon başı görev yapmak istemediğini bildirmişti yönetime. İlk başlarda bu haberin Beşiktaş'ın çifte kupasını sindirmek ve sansasyon yaratmak için basın tarafından uydurulduğunu düşünsemde,Şampiyonlar ligine katılacak bir takımın transfer stratejisinin bulunmadığını gördüğümde işkillendim. Sezon başı hazırlık kampı için Ümraniye'den dışarı çıkılmayacağını öğrendiğimde ise bu habere gerçekten inandım. Mustafa Denizli'nin bundan 3 ay sonrasıyla ilgili hiçbir planı yok. Yapılan transferler tamamen 'akşam pazarı'nda kalan topçulardan ibaret. Belli bir plan ve programı olmayan Beşiktaş'ın ne yazık ki oyun şablonu anlamında da belli bir plan ve tertibinin olmadığına şahit oluyoruz. Geçen sene Şampiyon olmuş sahadaki 11'den sadece Cisse takımdan ayrılmış. Ligin 5. haftasına gelinmiş sahaya baktığımızda hala arayışlar, hala uyumsuzluklar. Lige geri dönüş maçı oynuyor Beşiktaş, kadroya bakıyoruz geçen sene Getafe'de 3 maça çıkmış İ.Kaş'a sağ bek teslim edilmiş. Anadan doğma kanat oyuncusu olan Ekrem önlibero olmuş. Bunun aksine hiçbir kanat özelliği olmayan 35'lik Yusuf Keita'nın bulunduğu Sol kanatta görevlendirilmiş. İleride Nihat tek forvet oynarken Yedek kulübesninde Nobre,Holosko,Bobo yedek bekletilmiş. Da Vinci'nin Mona Lisa tablosu mübarek...


Bir başka mevzuda Tello! Elano okyanus aşırı seyahat yapıp hemde Arjantin ve Şili maçlarında oyunun kaderine etki ediyor. Andre santos sol kanatta iki maçta da görev alıyor. Bu iki oyuncu dönüp takımdaki yerlerini alırken Tello uzun seyahat yaptığı gerekçesiyle 18' alınmıyor. Maç sonu basın toplantısında bu konu sorulduğunda M.Denizlinin cevabı çok ilginç: Tello ne sakattı ne de yorgun. Hafta içi takım çalışmalarından mahrum kaldı ve fizik olarak çok düşük seviyede! Alın size ikinci Çinko. Sezon başı kampının ne kadar verimsiz geçtiği Tello'nun 4 haftalık performansına bakınca anlaşılıyordu zaten.Üstüne 5. hafta bu adam oynayamayacak hale geliyor.Yazık ki ne yazık.

Geçen sene ilk geldiği dönemlerde çağdışı 3-5-2 sistemiyle takımı oynatan M.Denizli, bu seneki uygulamalarıyla da bu çağdaki misyonunu tamamladığını gösteriyor.Bundan sonraki maçlarda takım çok parlak görüntülerde çizse bu saatten sonra M.Denizli'nin 'gelecek' adına hiçbir umut ışığı vermediğini görüyorum ve bir an önce takımdan ayrılmasını diliyorum.

13 Eylül 2009 Pazar

Derbiler ve Yönetim Profilleri

Bir dönem 'Beşiktaş Başkanı' dendiğinde saygıdan önünü ilikleyen Fenerbahçeli ve Galatasaraylılar günümüzde Beşiktaş Başkanıyla dalga geçiyorlar. Aslına bakarsanız yine onlara bu cüreti verende bizzat Beşiktaş başkanı Yıldırım Demirören. Beşiktaş tarihinin hangi dönemine bakarsanız bakın rakiplerine karşı bu kadar aciz kaldığı bir başka dönem daha göremessiniz. Özellikle 80'li yıllarda yapılan alt yapı hamlesi ve öz Beşiktaşlı futbolcuların oluşturduğu 'Metin,Ali,Feyyaz'lı kadro büyük maçlarda adeta hegamonya kurmuştu. Bir fener maçı öncesi Feyyaz'a mikrofon uzatılıyor maç ne olur diyor spiker. Feyyaz: üç sonuçlu maç: 1-0, 2-0, 3-0! o kadar kendinden emin. Keza dolmuşlarda Beşiktaş malubiyetleri sonucu fenerlilerle dalga geçiliyor 'arkayı fenerliyelim' diyerekten. Demem odur ki Süleyman Sebanın 'nın başkanlığı sürecinde hiçbir dönem yoktur 4-5 maç üst üste büyük derbi kaybedilsin.

Keza Serdar Bilgili'nin başkanlık yaptığı milenyumun ilk çeyreğinde de Beşiktaş ezeli rakipleriyle oynadığı maçlarda genellikle skor olarak başı dik ayrılmayı başarmıştır sahadan.

Demirören'in başkanlığa geçişiyle birlikte kulüp; gelenekleri,alışkanlıkları ve değerleri gibi kimlik ögelerinde büyük erozyon yaşadı. Sığ görüşlü yöneticilerin basit transferleri, gelecek adına hiçbir yatırımın yapılmaması, her sene değişen teknik kadro ve futbolcu kadrosuyla Beşiktaş, bu dönemde Sami Yen'de oynadığı son 12 maçta 11 mağlubiyet, 11 Fenerbahçe maçında 7 mağlubiyet 2 beraberlik aldı.

Büyük maçlar yönetimlerin aynasıdır. Anadolu takımı maçlarını öyle veya böyle geçebilirsin. Hazırlık döneminde aldığın her olumsuz karar ancak büyük maçlarda tezahür eder. Dün oynanan derbide her ne kadar Mustafa Denizlinin seçimleri maçın kaybedilmesinin baş sebebi olarak gözüksede bir adım geriye çekilip manzaranın bütününe baktığınızda işin aslının M.Denizli olmadığını içinizden geçiriyorsunuz. Sonuçta Mustafa Denizli'yi takımın başına getiren başımızdaki yönetim ve bu kararın tezahürüde her büyük maçta kulaklarımızda desibel rekoru kırıyor.

10 Eylül 2009 Perşembe

FLAŞ...FLAŞ...FLAŞ... Derbi Bileti İçin Kan Dökülmedi !

Derbi maçları tam bir heyecan kasırgası. Maç başlamadan günler önce maç atmosferine girilir. Maçtan üç dört gün önce satışa çıkan biletleri alabilmek için insanlar birbirlerini ezer, yaşanan kargaşada yaralanmalar,sakanlanmalar çıkar- DI !

Biletix'in bu seneki uygulamasına göre deplasman takımı taraftarları biletleri sadece internet üzerinden alabilecek. Bunun içinde bilet kuyruğunda insanları ezmek değil sadece birazcık el çabukluğu gerekiyor. Biletini rezerve etmeyi başarabilenler maç günü saat 11'de kendi stadları altından biletlerini alıp maça gidecekler. İlk kez Galatasaray-Beşiktaş maçında uygulanan bu sistem karaborsacılığında büyük ölçüde önüne geçeceğe benziyor. Biletler internette satışa çıkmasından 1 saat sonra tükenmiş. Forumlarda genel olarak Beşiktaşlılar uygulamadan memnun. Görünen o ki Biletix kedi olalı bir fare tutmayı becermiş.

9 Eylül 2009 Çarşamba

Derbinin Taktiği

Futbolun matematiğine bakalım birazda. Galatasaray 4 haftayı kayıpsız geçerken bunda takım içindeki yıldızlarının bireysel yetenekleri öne çıktı. Elano'nun henüz beklenen performansta olmayışı, Kewell'ında sonradan oyuna girmesini göz önünde bulundurursak Beşiktaş'ın başını en çok Arda ve Keita'nın ağrıtacağını düşünüyorum.Oyun planını bu iki oyuncu üzerine kuran Rijkaard, takımın ağırlıklı hücum yönünü de sağ kanat olarak belirlemiş. Buna karşın Beşiktaş Galatasaray'ın aksine ortadan gelmeyi daha çok seven bir takım. Şimdiye kadar 4-3-3 taktiğini uygulayan Mustafa Denizli'nin ilerideki 3'lüsünün kanat organizasyonlarını iyi yapamamasının da bunda büyük pay sahibi olduğunu söylemeliyim. Tello haricinde klasik kanat oyuncusunun bulunmaması, Tello'nun da orta sahada kullanılması, kartalın kanatlarının muntazam çalışmasının önündeki bir başka engel. Tüm bunları göz önüne aldığımızda Beşiktaş'ın Sami Yen e 4-4-2 sistemiyle çıkmasının avantaj olacağını düşünüyorum. Defansta Ekrem,Sivok,Ferrari,İsmail 4'lüsünün önüne Ernst ve Fink. Burada Ardayı tutma görevi Ernst'le Fink'e düşüyor. Ayrıca Musatafa hocanın daha önceki maçlarda Ernst'i biraz daha önde kullanması fikrinden bu maçlık vazgeçmesi taraftarıyım. Gelelim orta sahanın diğer ikilisine. Bu ikili Tabata ve oynayabilmesi halinde Tello şeklinde olmalı.Ancak bu 2'li çizgi oyuncusu olarak değil ofansif orta saha olarak oynarsa daha faydalı olur diye düşünüyorum (Tigana'nın uyguladığı Koray-Serdar Kurtuluş-Delgado-Ricardinho 4'lüsü gibi). Böylece hem orta sahanın ortasında Mustafa Sarp,M.Topal ikilisine üstünlük kurulur, hem de Servet,Emre ikilisi diken üstüne oturtulur. Gol hattındaysa 2 haftadır hedef santraforsuz oynayan Mustafa Denizli'nin nihayet Nobre'yi ilk 11'de sahaya süreceğini düşünüyorum. Galatasaray aşığı Nobre'nin arkasını ise defans arasına sarkabilen uzaktan şut çekebilen Nihat ile kuvvetlendirdimi Denizli, bence Galatasaray maçı bizler için son derece keyifli geçer. Spor otoriteleri her ne kadar Beşiktaş'ı şanslı görmesede ben Kartalımızın Sami Yen'de galip gelme ihtimalinin çok yüksek olduğunu düşünüyorum. Sahada panik yapmayan, ne oynadığını bilen bir Beşiktaş oradan istediği sonucu alıp dönecektir.

BENİM 11'İM:

____________NOBRE______________
____________NİHAT______________
_____TELLO_________TABATA______
_________FİNK__ERNST___________
_İSMAİL__SİVOK__FERRARİ__EKREM_
____________HAKAN______________

8 Eylül 2009 Salı

Zordur Taraftar Olmak...Çok Zor..!

Acaba futbolun mu bir tanımı yoktur, yoksa takım sevdasının mı ? Zordur taraftar olmak.Bilet paraları, yol paraları, havanın soğukluğuna-sıcaklığına rağmen tribünde olmak, yağmur-çamur demeden omuz omuza durmak, parkta seni bekleyen sevgiliyi bırakıp çubuklunun peşine koşmak, ananın-babanın azarına aldırmamak ve onlar uyurken sabahın köründe deplasmana kaçmak, o 10 saatten fazla yoldan sonra birde sesini 3 günlüğüne kısıp uykusuz kalmak, okulda üstünü karaladığın sırayı bırakıp maça kaçmak, karnını doyurmaya yetecek parayı maç uğruna yol parasına vermek, harçlığından kıyıya köşeye koyup biriktirdiğin parayla bilet almak … Say say, biter mi bakalım ?Perşembe günü kuyrukta geçecek yine saatler..Belki sabahın köründe orada olacak benimle birlikta binler..Peki şikayet eden var mı ?Pardon, yanlış sordum şikayet edebilen var mı ?
HAYIR, ASLA..!!!

7 Eylül 2009 Pazartesi

Rüyalarda Buluşalım

 Karanlık çöktü, etraf puslu sisli. Çakalların ulumaları aşıyor dağı taşı, yankılanıyor evin göbeğinde. Telaş var her bir köşede. Fırtına yaklaşıyormuş. Herkes kendi canının derdinde.  Felaket tellalı komşu geliyor. Yıkılıcak her yer başaramayacağız diyor. Fırtına öncesi sessizlik olur diye duymuştum. Bu kez alabildiğine patırtı hakim ortamda. Bense kıvrılıyorum bir köşede. Uykuya dalıyorum aniden. Kendi düşlerimi çıkarıyorum sandıktan. Geçen gün sinemada izlediğim 'Umut' temalı filme benziyor rüyam. Yine böyle karanlığın ortasına düşmüşüm.Tutunacak bir el arıyorum. Sonra bir adam beliriyor elinde asasıyla karanlığın içinden. Yaşını başını almış saçı sakalı birbirine karışmış. Birazda yorgun. Asasını savuruyor karanlığa doğru. Yıllların verdiği o marur ve gururlu duruşuyla aydınlatıyor dört bir yanı. Cıvıl cıvıl oluyor hertaraf. Çiçekler açıyor, Nuh'u kıskandıracak çeşitte hayvan arz-ı endam eyliyor. Kelebekler kozalarından çıkmışlar ışığın tadını çıkarıyorlar.
Rüyamda kelebeğin ömrü kadar sürüyor. Uyanıyorum. Kaosun ortasındayım yine. Uzaklara bakıyorum. Elinde asasıyla gelip bizi kurtaracak birisini düşlüyorum...

4 Eylül 2009 Cuma

Adalet ?

Galatasaray'ın, Denizlispor maçında biletsiz seyirci alınmasından ötürü 15.000 TL.- PARA CEZASI ile cezalandırılmasına...
-

BEŞİKTAŞ A.Ş.'nin, stadyuma biletsiz seyirci alınmasından dolayı takdiren 20.000.- TL PARA CEZASI ile cezalandırılmasına...

----------------------------------------------------------


Fenerbahçe A.Ş'nin,15.08.2009 tarihinde oynanan FENERBAHÇE-SİVASSPOR Turkcell Süper Lig futbol müsabakasında,taraftarların neden olduğu saha olayları nedeniyle 15.000.- TL PARA CEZASI ile cezalandırılmasına...


-

BEŞİKTAŞ A.Ş.'nin, 29.08.2009 tarihinde oynanan BEŞİKTAŞ A.Ş. - GAZİANTEPSPOR Turkcell Süper Lig futbol müsabakasında, taraftarlarının neden olduğu saha olayları nedeniyle takdiren 25.000.- TL PARA CEZASI ile cezalandırılmasına...





YORUMSUZ.

2 Eylül 2009 Çarşamba

Beşiktaş Ve Transfer !

TRANSFER KAZIKLARI!
Son günlerde nerede Beşiktaş lafı geçse anında Tabata transferi konuşuluyor. Sahada ne vereceğinden çok, kulübün G.Antep'e verdiği bonservis bedelinin yüksek oluşundan herkes şikayetçi. Ancak bu tip tartışılan transferlere alışık Siyah Beyazlılar. Gelin tarihte Beşiktaşın yediği transfer kazıklarına göz atalım...

    
1997\1998 ALİ EREN BEŞERLER 3 Milyon Dolar !  Fulya antrenman tesislerinin alımı için Ankara'ya gittiğinde Süleyman Seba, bürokratlar arazi için birkaç yüz milyar Türk lirası istemişler. Orası için son derece cüzzi olan bu rakama bir devlet memuru olan Seba isyan etmiş. Kendi maaşını hesaba katmış olacak heralde ki ' Benim buraya verecek o kadar param yok diye çıkışmış. Ardından olaya müdahale eden yöneticiler arsayı bağlamışlar. Heralde o günden sonra futbol piyasasında dönen paralardan etkilenen sayın Süleyman Seba bir açılmış pir açılmış olacak ki Ali Eren'e 3 milyon dolar yedirtmiş.

1998\1999 AYHAN AKMAN 8.5 Milyon Dolar ! Süleyman Sebanın baş dönmesi uzun sürmüş anlaşılan. Çok sevgili başkanımızın tarihinde yapmış olduğu en büyük hata. Dönemin teknik direktörü J.B Toschak Ayhan'ı izlediği ilk idman sonrasında bu adama mı 8 milyon dolar vermişler diye söylenmiş.

1999\2000 ÜMİT BOZKURT 4.2 Milyon Dolar ! Şimdilerde bucak bucak anadolu takımlarını dolaşan Ümit o dönemler parladığı Denizlispor'dan rekor bir bonservis ücretiyle Kara Kartala transfer olmuş. Beşiktaş'tan bulduğu madenle yetenekli genç oyuncuları kadrosuna dahileden Denizlispor 2003 senesi UEFA kupasında 4. tura kadar
yükselmeyi başarmıştı.

2001\2002 ERMAN GÜRAÇAR 3 Milyon Dolar ! O dönemler maçları izlediğim dernekte, değerli Beşiktaşlı Mami abinin ona taktığı 'titrek' lakabıyla hatırlayacağım nadide yetenek. 

2004\2005 JUANFRAN GARCİA 4.5 Milyon Euro ! Aslına bakarsanız kariyerli ve kaliteli bir topçuydu.Ancak Beşiktaş'ın ondan faydalanamaması ve satışından kar elde edememesi onu da tarihin kazıkları arasına sokuyor.


 2005\2006 AİLTON 3.5 Milyon Euro ! Bundesliga gol kralı, Yıldırım Demirören'in seçim yatırımı olarak transfer edildi. Almanya'dayken son vuruşlarındaki ustalığıyla göz doldurduruyordu ama Türkiye'de fazla kilolarıyla ekranı doldurmaktan başka birşey yapmadı. ''Gol makinası diye aldık çamaşır makinası çıktı'' lafını yeniden gündeme getiren Ailton, Demirören'in en büyük hayal kırıklıklarından biri oldu.


2007-2008 FİLİP HOLOSKO 5 Milyon Euro + KORAY+ BURAK YILMAZ ! Genç ve hızlı. O dönemde ligde dikkat çeken bir numaralı yabancı. Her takım onu kadrosunda bulundurmak ister. İstiyordu da.Bir maçına Juventus kulübünden yetkililer bile gelmişti onu izlemeye. Ayrıca Beşiktaş'ı da seviyordu. Önüne konulan 3 büyüklerin formalarından Siyah Beyaz olanı seçip KARTAL GOL GOL GOL diye bağıracak kadar Çarşı'nın aşığıydı. Bunlara bakınca bu adamın alnmasından daha doğal ne olabilir diyebiliriz. Ancak kendini kanıtlamamış bir oyuncuya bu kadar fazla para ödenmesi o dönemde herkes tarafından tepki çekmişti. Şimdilerde taraftarın sevgilisi ancak bu onu bu listeye koymamı etkilemiyor...

2007\2008 GORDON SCHİLDENFELD 1.7 Milyon EURO ! Hırvatistana Drpic i almaya gittiğinde Demirören,Türkiye çalkalandı onun videolarıyla hemen. Beşiktaş etiklerine yakışmaz dendi alınmadı sırp oyuncu. E vazgeçmişin Drpiç'ten dönsene Türkiye'ye be adam. Olmaz. Eli boş dönmek yakışırmı Beşiktaş Başkanına. Masaya yumruğunu vurdu ( ! ) ve Shildenfeld'i takıma kazandırdı. Bu haberi duyan Dinamo Zagreb'liler yurdun çeşitli noktalarında kutlamalara başladı.Asıl bomba sonra patladı:Schildenfeld kör. Bu haberle sarsılan camiada oklar Yıldırım Demirören'e dönüyordu. O da devre arasında aldığı schildenfeld'i sezon sonu bedavaya kovuyor ve rotayı İtalya'ya çeviriyordu...

2008-2009 TOMAS ZAPOTOCNY 4.5 Milyon Euro! Beşiktaş'ın Zapotocny'le ilgilendiğini duyduğunda Udinese onlardan mutlusu olmamıştır heralde. 30 unu devirmiş ve performansı Serie A kapasitesinde olmayan Zapoyu belkide gözden çıkarmışlardır.Ancak karşılarında Yıldırım Demirören ve ekibini gördüklerinde kapıyı 3.5 milyon Euro sularında açmışlardır sanıyorum. Demirörende yok canım 3.5 Milyon Euro'ya Stoper almak Beşiktaş Başkanına yakışmaz deyip ücreti 4 buçuğa çıkarmıştır ve transferi bitirmitiştir diye düşünüyorum.
Şaka bir yana işlerin o kadar masum olmadığı sonradan ortaya çıktı. İtalyan kulübü Zapotocny'den 4.5 milyon euro almadıklarını, bu transfer karşılığı Siyah Beyazlılardan 2 milyon euro aldıklarını dile getirdiler ve transfer sözleşmesinin belgesini kamuoyuyla paylaştılar. Bu transferle bizzat ilgilenen Sinan Engin ise daha sonraları oğluna doğum gününde 400 bin tl lik Audi R8 hediye etti!

Udinesse'nin sunduğu belge :

İşte Beşiktaş tarihinin en dikkat çekici transferlerinden birkaçı. İnşallah Rodrigo Tabata büyük bir patlama yaparda olaki ilerleyen yıllarda böyle bir liste hazırlarsak oraya adını yazdırmaz...

*Not: Bonservis ücretleri http://www.transfermarkt.de/ den alınmıştır.

1 Eylül 2009 Salı

Hoş Geldin Beşiktaş!

En son buluşmamızda, yüreğimizde alev gibi yanan, aşkının közüyle parladıkça yolunu aydınlatan meşalelerin ışığıyla uğurlamıştık seni. O güne kadar kabuğuna çekilmiş kaplumbağa misali ortalıkta görünmeyen kartallar, tozparça edip kabukları övünerek taşıyorlardı siyah beyazı... Her kötü geçen senenin ardından dayıları ve amcaları tarafından bir ton sataşmaya maruz kalan minik kartallar, o gün gururla giyinmişti Beşiktaş’ını. Uzun zaman sonra ilk defa renkli arkadaşlarının değil de kendi sesleri çınlıyordu sokaklarda düşman çatlatırcasına. Gol atınca BOBO, ince bir pas verince YUSUF oluyorlardı... Çırak ilk kez formasıyla gidiyordu işe. Büyükleri onunla o gün hiç dalga geçememişlerdi. Gönlü patron olmuştu çifte kupasını da o gönlün baş köşesine oturtmuştu... Okulda fenerli hoca sus pus. Okulun her köşesini zapt etmişti siyah beyaz. Camlarda bayraklar panolarda atkılar… Söz verildiği üzere donatılmıştı yedi cihan bayraklarla ve yurdun dört bir köşesinde düğün vardı davullarla zurnalarla.

Yelkovan koştu akrep kovaladı. Sevgiliyle buluşma vakti geldiğinde vücudu bir heyecan sardı. Oruçtan da olabilirdi titremem ama yok besbelli aylardır kutsal topraklarda seni izleyememenin verdiği azaptandı akşam saatini bekleyememem. Sensiz geçen günleri sorguya çektikten sonra buluşmuştuk sonunda. Bıraktığımız gibi bembeyaz çıktın karşımıza. Omuz omuza başladık yine büyük kavgamıza. ‘ŞAMPİYONLUK HASRETİYLE ÇOK ÇİLE ÇEKTİK’ bestesi uzun yıllardan sonra ilk kez yankılanmıyordu stadda. Ne mutlu… Ama ters giden bir şeylerin olduğu hemencecik kendini belli etti. Ava çıkmış Kartal gibi değil de, hayata yeni gözlerini açmış ceylan misali oynuyordun. Cılız ve kırılgan. Direkler de karşısındaydı ceylanın. Vahşi yaşam ! Bir de ‘KARGA’lar vardı bu bozkırda. Birincisi beslediğimiz karga. Bir senede 30 trilyon yedirdik bu kargaya. Doymadı da doymadı. Boşuna dememişler ‘Besle kargayı oysun gözünü!’ Diğeri de Leş kargaları. Bunlar zayıf ceylanların üzerine çullanmaya bayılırlar. Kaosla beslenip kanla yıkanırlar. Her durumda bel altı çalışırlar. Onlarda mesaiye başlarlar artık sabahın ilk ışıklarıyla…

Ve şimdi Siyah Beyaz yine sokakları terk etti. 3 ay önce astığımız bayrakların BEYAZ ı solmaya başladı. Hayaller sifiri karanlık KAPKARA. Seni yine böyle SİYAH sevmiştim Beşiktaş'ım. Tekrardan HOŞGELDİN UMUTLARIMA…