22 Haziran 2010 Salı

Ahmet Bulut'un getirdikleri


Bir buçuk sene önce bir başka Alman Fabian Ernst'i Beşiktaş'a getirmişti menacer Ahmet Bulut. Kendisi eski futbolcu ve Galatasaray'da oynamış biri. Bu sebeple topçudan da az çok anlıyordur ve boş adamlara yatırım yapmaz diye düşünüyorum. Ne diyelim, inşallah Hilbert de Ernst'in verdiği katkıyı yapabilir.

21 Haziran 2010 Pazartesi

Sağdan-Soldan GELİYORUZ!


Önce RQ7, şimdi de Roberto Hilbert... Kanatsız ne Kartal olurdu, ne de Melek. Bu sebeple 'Sarı Melek'in gelişi Kartal'da kanat bereketi yarattı. Eldeki Tello, İsmail, Ekrem'in yanında zorlarsak Nihat ve Holosko gibi kenar adamlarına eklenen bu iki orjin açık elemanları, seneye takımın nasıl saldıracağını da gün yüzüne çıkarmış oldu... Şahsi fikrim Hilbert transferi, 'taraftarın' gündeminde olan Robinho'dan daha faydalı olacaktır. Quaresma'nın kariyerinden anlayacağımız üzere çok başlılığa ayak uyduramaması, Robinho'nun gelmemesini hayırlı kılıyor. Bunun yanı sıra Hilbert'in 'çağdaş' futbola daha yatkın olması, takım defansı ve ters kanat kademeleri hususlarında takıma artı değerler kazandıracaktır... Hilbert, takımda ufak çaplı bir krize de neden olacaktır. Adamın resmi sitesinda bile 19 numara vurgusu var. Ancak bu takımın 10 senesine damga vurmuş Deli İbo'nun o numarayla efsaneleşmesi Alman oyuncunun canını birazcık sıkacaktır. 'İmagesgoogle'dan gördüğüm kadarıyla milli takımında giydiği 34 numara'yı alacağını düşünüyorum. Bakalım İstanbul'un plaka numarasıyla bizlere İnönü'de unutulmaz anlar yaşatabilecek mi?

20 Haziran 2010 Pazar

Devir teslim töreni

Alışılmış transfer öykülerinin çok dışında bir serüven sonrası gökten bir yıldız indi İnönü'nün çimlerine. Taraftar bir Pascal'ı arzulamıştı böylesine, Fransa'da doğmayan birine bu denli bir sevda daha olamaz derken, geldi yanaştı Portekizli 'Çingene' Dolmabahçe iskelesine... Değişen tribün profili sonucu küçük bir endüstriyel futbol şımarıklığı olarak yorumlayanlar da var Q7 ısrarını ancak ben bu aşkın daha farklı boyutlarda alevlendiğini düşünüyorum. M-A-F döneminin sona ermesiyle yeşil zeminde doğan Beşiktaşsızlığı yıllardır gidermeye çalışan tribün emekçilerinin omuzlarında ağırlaşan bu yükü, yeniden futbol takımına devretme isteğinin dışa vurumudur bence Quaresma. Bu nedenle, 'Gelsin artık Quaareesmaa' diye bağıranlar, ''gözalıcı bir galeride araba beğenemeyen züppe çocukları'' şeklinde yorumlanmamalıdır. Aksine, ''küçük adımlarla büyük işler beceren bir mahalle esnafının, yaşamının baharında bir adım geri çekilip iki duble rakısıyla büyüttüğü değeri uzaktan izleme'' isteğinin isyanıdır bu haykırış... Artık gözler yıllar sonra yeniden yeşil zemine çevrilmektedir. Ve Beşiktaş'ı kitlelere yayma işini uzun zamandır mesai edinen Çarşı olgusunun bir süreliğine emekliye ayrılıp, formayı parıltılı bir yıldıza teslim edişinin merasimidir Cumartesi günkü...


...şimdi top Quaresma'da

1 Haziran 2010 Salı

Tarihi Bir Gün!

Bugün Federasyon'dan çıkan 6+2+2 kararı, Beşiktaş lobisinin bir başarısıdır ve ben hayatımda ilk defa Beşiktaş'ın Türk Futbolu'nun karar mekanizmasını bu derece etkilediğini görüyorum. Zaten kararın sistemsizliğine baktığımızda bile bu işte bir Bjk yönetimi parmağının olduğunu düşünebiliriz. Bugün bir milad, takvim yapraklarına not düşülecek bir gün; Beşiktaş lobisi iş yaptı! Sokağa gökül Beşiktaş'lı.