5 Ağustos 2010 Perşembe

Üşüyoruz Sivok Reyis

Buzlarını yeni yeni çözen Delgado, bavulları toplasın denilen Tabata, daha iki maç üst üste maça çıkmadan kelek damgası yapıştırılan Hilbert, lisans sorununa takılan süperstar Guti derken Beşiktaş yönetimi yabancı sorununu dahiyane bi biçimde çözer ve Sivok donar. Uyursan ölürsün diyordu Nefes'te, filmin Beşiktaş versiyonunun sloganı ise ise sakatlanırsan donarsın oldu.

Son iki sezonun Siyah-Beyazlı formayı en çok giyen istikrar abidesi Sivok'un sözleşmesinin durdurulacağı aklımın ucundan geçmeyen birşeydi, haberi alınca şok oldum. Hazırlık kampının da en çalışkan ismi olan Sivok'un iyileşme süreci de o kadar uzamayacaktı çünkü. Fizik olarak takımın en iyisi oydu ve en geç 10. haftada formayı giyerdi tahminim(göreceğiz o zamanlarda iyileşti haberleri çıkar)


İçime sendiremediğim olay, yönetimin, takımın topa kafa uzatan ender adamını tek kalemde silebilecek kadar günü kurtarma peşinde oluşu. Daha önce avrupa futbolunda esamesi okunmayan bir isimdi Sivok. Ama Siyah-Beyazlı formayla kendini geliştirip belli bir seviyeye ulaştı ve Çek milli takımının formasını sırtına geçirdi. Tıpkı Bobo gibi Beşiktaş'ta kendini kanıtlamış bir futbolcu olduğu için Sivok'a olan sevgim başka boyutlarda. Belki 2 sene daha takımda kalırsa Bobo gibi bayrak topçu olabilecek bir isim. Böyle bir adama takımın sıradan topçusu muamelesi yapılması, onun belki beyanatta bulunmasa da kalbinin kırılmasını içime sindiremiyorum. Sivok'un yerinde olsam, kötü günlerimde arkamda durmayan yönetimle ilişiğimi keser ve ilk uçakla yurt dışında topçusuna gereken değeri verebilen herhangi bir takıma kaçardım.

Transfer fırtınasına kapılan yönetimin bu tavrı kabul edilir cinsten değil. Karşılıklı güven kayıplarına neden olabilecek bu tip davranışlar devam ederse, bu sezon hepimiz için hüsran olur. Futbol saha üzerinde oynanır çünkü, diken üzerinde değil...

Hiç yorum yok: