23 Ocak 2010 Cumartesi

Karlar Düşer...

Karlar düşer, ben üşürüm. Bu soğukta beni buraya getiren şey ne diye düşünüp durayım, rakip durmaz o an. Golü yedik. Soğuğu iliklerime kadar hissederim bu golle ve soğuktan yaşaran gözlerimde ararım seni. Çaresiz bakışlar arasında santra yapılır. Üçlüyle başlanır yeniden sonra bir-iki-üç derken gol gelir. O an kendinden geçersein ve avazın çıktığı kadar bağırmaya başlarsın: SALDIR BEŞİKTAŞIM OLEEY! O anda gözün ne karı görür ne de buz tutmuş ellerinin artık hareket etmeyişini. Her düşen kar tanesinde çoğalır sevdan. İşte yaşıyorum dersin. Beşiktaş'ı hissedersin boğazını kesen her soğuk nefeste. Yaz aylarında tıklım tıklım olan tribünde taş çatlasın 6-7 bin kişi vardır bu kez. İşte gerçek Beşiktaşlılar deyip onlarda aldığın güçle tutunursun Kartalın kanatlarına. Oyun sıkışmıştır.. Senin de kalbin sıkışır. Zaten her yerden darbe yiyen takımının gözlerin önünde çırpındığını ancak yine sonunun hüsran olacağını anlarsın. Son düdük çığ etkisi yapar. Soğuktan gözlerinden sızan iki damla yaşa bir de hüznünü eklersin, bu fırsatla uzun zaman sonra ağlarsın. Naciz YETERRR çığlıkların sonuçsuzdur, çünkü karşı tribün bomboştur ve o çığlığı duyan yoktur. Küfürün dibine vurursun staddan ayağını dışarı attığın ilk adımda. Kaskatı kesilmiş ayaklarınla attığın her adımında katlanır öfken. Tramvaya attığın adımın ardından çözülmeye başlarsın ağır ağır. İlk kez başını kaldırırsın ve oraya doluşmuş insanların ne kadar senden olduğunun farkına varırsın. Senin gibi düşünür, senin gibi üzülüyordur onlarda. Aidiyet duygusunun tüm damarlarında dolaştığına tanık olursun o an. Marur durur herkes orada. Çıt çıkmaz ortamda, gerçek üzüntüyü yaşıyorsundur. Semtine ayak basmışsındır. O kadar yol tepinip arkanda bıraktığın bir şeyin karşıkonulmaz acısını yaşıyorsundur şimdi. Ev gözükür. Anahtarı çıkarmak için kaskatı olmuş elini cebine atarsın ve kapıya doğru uzatırsın. Bir türlü girmez oraya. Bütün hıncını kapıdan çıkarırsın. Beşiktaş'a kızıpta ona olan kutsal bağından dolayı edemediğin tüm küfürleri dış kapıya edersin ardı ardına. Sonra mis gibi sıcacık evdesindir. Anne dikilmiştir karşına. Bir türlü anlam veremediği tüm bu durumu, sana boş boş bakarak dışa vurur. Soyunup dökündükten sonra az biraz yemek yersin ve pijamaları giyip sıcacık yatağına girersin. Kafanı yastığa koyarsın ve gülümsemeye başlarsın birden. Dudaklarından tek bir cümle süzülür: ŞAMPİYON OLACAĞIZ BEŞİKTAŞIM BU SENE...
MAÇA GELİN!

Hiç yorum yok: